Blog
FREELANCER OLMAKLA AJANSTA ÇALIŞMAK ARASINDAKİ 5 FARK
evde ya da bir kafenin masasında saç baş yolan freelancer’ların da tam zamanlı olarak bir ajansa geçmek istemeleridir. Nedense “diğeri” hep daha cazip gelir.
Bir yerde, tasarımcıları anlamak kolay aslında. Ajansta iş olmadığında saatlerce boş oturabiliyorsun. Akşam 5 buçukta revizyon geldiğindeyse bütün gece orada olacağını biliyorsun. Mesai üzerine mesai geliyor. Sonra diyorsun ki ben freelance takılayım. E tabii freelance ne kadar ingilizce bir kelime olsa da burası Türkiye. Kapora almadan iş yaparsan emeğinin üzerine bir bardak soğuk su içebilirsin. Müşterinle arandaki gazı alacak minnoş müştemin olmayacağı için bütün diyalog senin üzerinden ilerler. Maddi anlamda inişin çıkışın bol olur.
Bu yüzden belki de en akıllı arkadaşlar -biz kendilerine çakal diyoruz- ikisini birlikte götürenlerdir; yani gündüz ajansta “tamam abi”leri çekerken akşam kendi işinin peşinde koşturanlardır. Onların hayatlarında da işten başka bir şey yok tabii ve herkes ekmeğinin peşinde, biliyoruz.
Zaten bizim derdimiz de ajans ortamının mı yoksa freelance takılmanın mı daha iyi olduğu değil. Caisa Nilaseca’nın DesignTAXI için yaptığı çalışmalar dikkatimizi çekti. Biz de 5 başlıkta freelance takılmakla sabit bir işte çalışmanın bir tasarımcının hayatını nasıl etkileyeceğine değinelim istedik.
Bizim bahçe gibisini hiçbir yerde bulamayacağınıza eminiz. O yüzden bu satırları yazan ben de dahil olmak üzere bizim seçimimiz belli; ne zaman isterseniz sizleri de bahçemize bekleriz efendim.
Hepinize hayırlı işler dilerken sizleri bu gayet açıklayıcı görsellerle baş başa bırakıyoruz.
Kişisel Bakım
Özellikle kendi evinde rahat çalışabilen bir freelancer, dışarıda işi gücü olmadıkça kendine bakmak zorunda değildir. Lise yıllarınızda, arkadaşlarınızı eve toplayıp günlerce bilgisayar oynadığınız ve masanızdan kalkmak zorunda olmadığınız günleri düşünün. İşte oradan arkadaşları ve oyunu çıkarın abi. Tıpkı o günlerdeki gibi saç baş dağılması ve muhtelif kokuların yayılması gibi şeyler olabilir.
Ajansına gelen tasarımcı ise her sabah duşunu alıp üzerine temiz bir şeyler geçirmek zorundadır. Aynı tişörtü iki gün üst üste giyemez; toplantı vs. varsa üzerine güzel bir gömlek geçirir. Açıkçası her gün insana benzemek zorundadır.
Sorumluluk
Freelancer, kendini işinin patronu zannetse de aslında farkına varmadan yeni ve daha çetrefilli bir patron edinmiştir: müşteriler. Şimdi burada durup şunu belirtmekte fayda var; eğer kişi kendinden disiplinliyse bu o kadar da büyük bir sorun olmaz. Ama yaymaya meyilli bir yapıdaysa ve bir de zor bulduğu müşterisini üzdüyse, işi o kadar da kolay değildir.
Ofiste ise tasarımcı bu konuda çok daha rahattır. Ne alakası var demeyin. Pek ala başka birinin işini yapmak, kendiniz için çalışmaktan daha az sorumluluk gerektirir. Yaptığı işin gerçek sorumlusu ajans başkanıdır çünkü. Türlü mücadeleye gireceği bu kişi, tasarımcının ruh halini çok farklı şekillere sokabilir.
Sosyallik
Freelancer, evde duvarlarla konuşurken yalnızdır. Bu da kişisel bir tercih. Arada bir evdeki evcil hayvana laf atabilir, perdeye naber lan diyebilir. Ya da gider bir kafeye, dünyanın en cool insanı olarak oturur, çalışır, ortalıkta poz yapar. Yapmıyorum demeyin, hepinizi görüyoruz.
Ne yalan söyleyelim ofis ortamında kendiniz gibi insanlarla takılmak çok keyiflidir. Gıybete kurban gidebilirsiniz belki ama olsun. Adam kayırmaca falan da var, kabul. Ama yine de yüz yüze muhabbetin yeri bir başka. Bütün gün dönen laklaktan kafanızın şişmesi de garantidir tabii.
Çalışma Planı
Freelancer, ne zaman çalışacağını kendisi belirler. Aslında müşterisi belirler de çaktırmayın. Ne olursa olsun, istediği işi istediği zaman diliminde yapabilme özgürlüğüne sahiptir. Bu özgürlükle başa çıkmak zor olsa da insanın kendisinden başka hesap vereceği birinin olmaması yine de iyi bir şey.
Ajansta size verilen işi, müşteri ve proje koordinatörünün belirlediği süre zarfında yapmanız beklenir. İşe bu yüzden gelirsiniz. O iş önünüze gelir ve belirlenen sürede halletmeniz beklenir. Çakıp geçmek de elinizdedir ama pek önermiyoruz. Deadline dediğin, her zaman sabahlamak olmayabilir; yeter ki verimli çalışın. Sarkazm ne güzel şey.
Çalışma Saatleri
Dananın kuyruğunun koptuğu bu noktada, freelancer’ın bütün gün istediği gibi uyuyabildiği ütopik bir dünyadan bahsetmek isterdik. Ancak müşteri kısmısı ne yazık ki en geç 9’da işbaşı yapar. Çalan telefona da uykulu bir şekilde cevap vermek pek hoş değildir. Yine de toplu taşıma ve trafikle boğuşmazsınız. Ama hafta sonu, hafta içi diye bir şeyi de unutun. Çalışabildiğiniz her an sizin mesainizdir.